Prof. Dr. Arıkan, insülin direncinin yaygınlığının özellikle 40-50 yaş arasındaki bireylerde yüzde 40’a ulaştığını belirtiyor ve hastalıkla mücadelede yaşam tarzı değişikliklerinin önemine vurgu yapıyor.
Prof. Dr. Arıkan, yapılan araştırmaların, lif içeriği bakımından zengin meyve, sebze ve salata ağırlıklı beslenmenin en sağlıklı beslenme biçimi olduğunu gösterdiğini ifade ediyor. Modern çağın işlenmiş gıda, yağlı, şekerli ve karbonhidratlı ürünlerle dolu olduğunu belirten uzman, beslenmenin mutlaka Akdeniz tarzına dönmesi gerektiğini vurguluyor.
Hareketsiz yaşamın pek çok hastalığa davetiye çıkardığını belirten Prof. Dr. Arıkan, insülin direncine karşı haftada en az 5 gün yapılan 30 ila 45 dakikalık tempolu yürüyüşün metabolizmayı canlı tuttuğunu söylüyor. Uzman, bu alışkanlığın kazanılması için çaba harcanması gerektiğini vurguluyor.
Aşırı tuz tüketiminin insülin direncini artırarak metabolizmayı olumsuz etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Arıkan, tuzun azaltılmasının olumlu sonuçlar doğuracağını belirtiyor. Özellikle tansiyon hastalarının tuz tüketimine duyarlı olduğunu ifade eden uzman, günlük tuz ihtiyacının 4-5 katı tüketilmesinin negatif etkilerine işaret ediyor.
Uykunun periyodu, süresi, derinliği ve kalitesinin değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Arıkan, gece 23:00 ile sabah 07:00 arasında süren kaliteli bir uykunun biyolojik ritimlerin tam olarak kurulduğu bir uyku olduğunu ifade ediyor. Sağlıklı bir uykuya engel olan faktörlerin araştırılması gerektiğini vurguluyor.
Stresin, anksiyete ve kaygı bozukluklarının insülin direncini artırdığını belirten uzman, stres yönetimini öğrenmenin ve gerekirse uzman desteği almanın önemine dikkat çekiyor. Sürekli stresin kalp ve damar hastalıkları, obezite ve diyabet gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade ediyor.
Prof. Dr. Ender Arıkan, yapılan çalışmalara dayanarak aşırı kilonun vücutta insüline karşı direnç oluşturduğunu ve bel çevresinin insülin direncine etki ettiğini belirterek, sağlıklı bir yaşam için kilo kontrolünün önemini vurguluyor.