Karar Yorgunluğu Nedir? Çözümü Var mı?

Modern dünyada tempolu yaşam şartları, bizi sürekli olarak karar alma noktalarına yönlendiriyor. Bu kararlar bazen akşam yemeği için ne pişirileceği gibi günlük konular olurken bazen de bir doktorun hastasına koyacağı tanı gibi hayatlar üzerinde derin etkilere sahip olabiliyor.

Karar alma süreci, tekrarlandıkça baskı altında hisseden bireylerin bu durumu yönetme biçimini olumsuz etkileyebilir. Karar verme sürecinde yaşanan stres, bireyin genel yaşam kalitesini nasıl etkiler? Kimler daha fazla karar yorgunu hissedebilir? Bu yorgunluğun üstesinden gelmek için nelere dikkat etmek gerekir? Konuyla ilgili görüş almak için Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir ile bir araya geldik.

Karar yorgunluğu, gün içinde birçok konuda sürekli olarak seçim yapma zorunluluğu hissettiğimizde ortaya çıkan ve ileri safhada seçim yapma yeteneğimizin azaldığı psikolojik bir durum olarak değerlendirilmektedir.

Karar yorgunluğu terimi; ilk defa Psikolog Prof. Dr. Roy F. Baumeister ve meslektaşları tarafından kullanıldı. Baumeister’ın gerçekleştirdiği çalışmalarda, kişinin bilişsel kaynaklarının tükenmesi sonucu ortaya çıkan karar yorgunluğu, adeta aşırı fiziksel aktivite nedeniyle kaslarda meydana gelen yorgunluğa benzeyen bir durum olarak tanımlanmıştır.

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş ”Eğer bir birey sürekli olarak üst üste kararlar almak durumunda kalıyorsa, bu durum ego tükenmesi ve karar yorgunluğuna neden olabilir. Zira beyin, karar verme sürecinde birçok kaynağını harcar.”

Gün İçerisinde Pek Çok Defa Karar Almak Egoyu Tüketiyor

Zaman zaman mantığımızı, zaman zaman duygularımızı kullanarak, genellikle ise her ikisini de birleştirerek kararlar aldığımızı ifade eden Candaş Demir, “Günlük hayatta sık sık kararlar vermek zorunda kalmak ve bu süreçte hata yapmaktan kaçınmak, karar yorgunluğu adı verilen durumun ortaya çıkmasına neden olabiliyor” diyor. Bu durumu bir örnek ile şu şekilde açıklıyor:

‘’ Karar yorgunluğu, sıradan gibi görünen alışveriş süreçlerinde bile kendini gösterebilir. Günümüzde benzer işlevi taşıyan ürünler arasında birçok seçenek bulunmakta ve bu ürünler yoğun reklam kampanyalarıyla ön plana çıkmaktadır. Örneğin, sadece bir kahve satın almak için bile genellikle gereğinden fazla zaman harcarız. Her bir ürün arasında seçim yapmak, alışverişin sonunda karar yorgunluğunu tetikleyebilir ve sonuç olarak belki de aslında ihtiyaç duymadığımız bir ürünü satın almamıza neden olabilir.’’

Zihinsel yorgunluk, karar alma mekanizmamızda aksamalara yol açabilir. Karar yorgunluğu, bireylerin kendi kendini düzenleme yeteneklerinde başarısızlığa ve bu durumun bir sonucu olarak da verilen kararların kalitesinde düşüşe neden olabilir. Merve Umay Candaş Demir, bu durumun birey üzerindeki etkisini şu şekilde açıklıyor:

‘’Karar yorgunluğu, kişide bazen karar verme noktalarında tereddüt, erteleme eğilimi, sorumluluktan kaçınma, daha otoriter kişilerin kararlarını benimseme, tükenmişlik hissi ve yoğun duyguları düzenleyememe gibi belirtilere neden olabilir.’’

Candaş Demir’e göre birey bu belirtilerle başa çıkamadığında, ego tükenmesi yaşanmaktadır. Ego tükenmesi, bireyin duygularını tek bir yönde değil, her şeyi daha yoğun bir şekilde deneyimleme eğiliminde olduğu bir durumu ifade eder.

Dolayısıyla, her duygunun yoğunluk düzeyi yüksek olur ve bu durum kişinin duygusal kontrolünü kaybetmesine yol açarak yaşamını olumsuz etkileyebilir. Eğer birey sürekli olarak üst üste kararlar almak zorunda kalıyorsa, bu durumda ego tükenmesi ve karar yorgunluğu yaşayabilir. Zira beyin, karar verme sürecinde birçok kaynağını harcar ve tüketir.

Bireyin fizyolojik durumu da karar yorgunluğuna etki edebilir. Yetersiz uyku, açlık, genel bir yorgunluk hissi ve düşük kan şekeri seviyeleri gibi faktörler, karar yorgunluğunu artırabilir.

Karar Yorgunluğunu En Fazla Kimler Yaşıyor?

Candaş Demir’e göre karar yorgunluğunu daha yoğun bir şekilde yaşayan bazı meslek grupları bulunmaktadır. Hukuk alanında çalışanlar, öğretmenler, bilgi teknolojisi uzmanları ve sağlık çalışanları, karar yorgunluğu açısından risk altında olan gruplardır.

Özellikle hukuk alanında yapılan araştırmalarda, günün sonlarına doğru ve yemek saatlerine yaklaşırken şartlı tahliye kararları veren hakimlerin, mahkumların lehine daha az karar verdikleri ortaya konulmuştur.

Bu bağlamda, karar yorgunluğuyla ilişkilendirilen nedenlerden biri günün geç saatlerinde kararlar almaktır. Genel olarak, günün erken saatlerinde gerçekleştirilen işlerde performans daha yüksektir. Örneğin, sağlık çalışanlarının sabahın erken saatlerinde yaptıkları müdahalelerde daha etkili oldukları gözlemlenmiştir. Aynı şekilde, öğrencilere yapılan önerilerde, günün erken saatlerinde ders çalışmanın önemi vurgulanırken karar alırken de benzer bir vurgu yapılmaktadır.

Karar Yorgunluğu ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, kişinin fizyolojik durumunun karar yorgunluğuna etkisi olduğunu vurguluyor. Uykusuzluk, açlık, genel yorgunluk ve düşük kan şekeri gibi faktörlerin karar yorgunluğunu artırabileceğini belirtiyor. Karar yorgunluğunu hisseden bireylere yönelik olarak ise şu önerilerde bulunuyor:

‘’Çoğu insanın yaşamının belirli bir döneminde karşılaşabileceği karar yorgunluğundan kaçınmak için yoğun çalışma saatlerini azaltmalı ve düzenli molalar vermeliyiz. Hayatımızdaki öncelikleri belirleyerek günlük rutinler oluşturmalı, gününü planlamalıyız. Mümkünse seçenekleri kısıtlamalı ve kontrolcü, mükemmeliyetçi eğilimlerimizi bir kenara bırakarak sadece iyiye odaklanmalıyız. Özellikle kritik olarak değerlendirebileceğimiz işleri ve kararları sabah saatlerinde almaya özen göstermeliyiz.’’


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir